27 Mart 2010 Cumartesi

Anlatmaya çalışmıştım da bir şekilde "Anlatma" demiştin ya.

Başka bir hikayeye ihtiyacım var
Göğsümden çıkarmak için bir şey

Hayatım bir şekilde sıkıcı olmaya başladı
Günah çıkarmak için bir şeye ihtiyacım var.

Tüm kölelerim kırmızıya boyanana dek
Söylediğim tüm gerçeklerden
Dürüstçe bundan elde ediyorum yemin ederim
Beni göz kırparken gördüğünü sandın, hayır, uçurumun kenarındaydım, o yüzden.

Ne duymak istediğini göyle bana
Bu kulakların hoşlanıcağı bir şey
Tüm bu samimiyetsizliklerden bıktım
O yüzden bütün sırlarımı vereceğim.

Bir nedenim yok,
Utanmam yok,
Suçlayabiliceğim,
Hayal kırıklığına uğramama izin verme,
Sana herşeyi anlatacağım.

Artık yutkunmuyorum.
Susmuyorum.
Bak insanlar nasıl da değişiyor.

26 Mart 2010 Cuma

tatlım

Bulunduğumuz yere daha ilk girdiğinde, nasıl bir şey bu?İlk görüşte aşka inanmazdım.
İnanamadığım bir çok şey yaşadım.
2 yıldır ne yaşıyoruz söyle bana?
Ne bunun adı?Bunu kaç kez sordum kendime tahmin edebilir misin?
Artık yazarak bile anlatamıyorum senle ilgili duygularımı.
Rahatlayamıyorum.Eskiden yazınca rahatlardım, şimdi ağlayınca bile rahatlayamıyorum.
Beni kanattığın için sana kızıyorum, sana kızmaya fırsat verdiğim için kendime de.
Birlikte olduğumuz, tanıştığımız onca insandan sonra neden hiç kopamadık?
Bunu kendine soruyor musun hiç tatlım?
Neden anahtarı bana vermiyorsun?
Neden denemiyorsun?
Neyden korkuyorsun?
Neden suskunsun?
Bunları kendine soruyor musun hiç tatlım?
Bugün yaz kokusu geldi burnuma.
Ruhumun burkulduğunu hissettim.
Yaz kokusu diyil aynı zamanda kırık kalbimin kokusuydu bu.
Üzgün, kırılmış kalbimin.
Benim için önceden başlamış olsa da,
senin içinde bir şeylerin başladığı aya geliyoruz tatlım, Nisan.
Nisan'ın kokusuydu bu.
Bu koku senin de burnuna geldi mi tatlım?
Yaşananlardan sonra,
hiç beni düşündün mü, tatlım?

25 Mart 2010 Perşembe

heri poğta

Dün eve saat 15.40'ta gelmiştim.Saat 19.00'a kadar ağlamıştım.
Sanırım sigortalar atmasaydı ağlamaya devam ederdim.
Ev negatif enerjimden etkilendi herhalde diye düşündüm.
Bugün okula gitmedim işte bir perşembe günü.önceki günün tekrarı, yarın bu günün
aynısı olmasa ama keşke.
Keşkelerimden kurtulsam keşke.
Angel bize geldi ve Harry Potter ve Felsefe Taşı oynadık.Oyunu oynarken
ettiğimiz küfürlerin ve aldığımız hallerin eşi benzeri yoktur herhalde diye
düşündüm.düşündüm.
bu aralar çok düşünüyorum.
ölürsem sanırım bu düşünmekten beynim patladı diye olur.
yoksa ölüceğimi düşünmüyorum.whoa?

24 Mart 2010 Çarşamba

İki tarafımda sevdiğim iki insan.
Ortadayım.
Dalgınım.
Köprüden geçiyoruz.
Hava yağmurlu, sisli ve kapalı.
Şarkı başlıyor ;

"Mevsim rüzgarları ne zaman eserse o zaman hatırlarım.
Çocukluk rüyalarım, şeytan uçurtmalarım."


..

Gözlerim dolmaya başlıyor.

"Akşama doğru azalırsa yağmur.Kız Kulesi ve adalar.
Ah burda olsan çok güzel hala İstanbul'da sonbahar."

Çok çabalıyorum, yanaklarımdan akıp gitmesinler diye.
Ama duyduklarım buna izin vermiyor.

"Her zaman kolay diyil sevmeden sevişmek.
Tanımak bir vücudu yavaşça öğrenmek, alışmak ve kaybetmek."





23 Mart 2010 Salı

muhtemel gözükmese de imkansız diyil

"seks ve ot" dediler hayatın için.
"amacı yok" dediler.
Kimseyi sevemezmişsin gibi,
"kimseye aşık olmaz" dediler.
kulaklarımı tıkadım.bağırıcağımı sandılar, seni koruycağımı ya da onlara kızıcağımı.
Sustum.Elimdeki test kağıdına birşeyler karaladım.
Konuşmadım.Çünkü seni anlatamazdım onlara, seni anlatsam anlamazlardı.
Anlayamazlardı.
Farklısın en uç noktada, olması gerekilen yerde.Olamayanlar vardı.
İşte bu yüzden anlayamazlar seni, benim seni anladığım gibi.
Tanıyamazlar, hiç uğraşmadılar ki.
Gördükleriyle yetindiler, derine girmediler ki.Girmesinler!
Arka vurgu sözler bunlar, bir kulağımdan girip diğer kulağımdan çıkan.
Ama geçerken o yoldan etrafa bazı kıvılcımlar saçıyorlar.
Yine de ben senin beni sevebiliceğine inanmak istiyorum.
Hala inanıyorum işte.

22 Mart 2010 Pazartesi

babagibi

kızmıştım.
yanımda yok diye kızmıştım.
gelmedi diye kızmıştım.
konuşmadı diye kızmıştım.

sigara kokusu hatırlatıyor.
burnumu yakıyor, içime çekiyorum.
saçlarını okşuyorum salak salak konuşuyorum.
gülüyorsun.
kim bilir belki hala çocuk olduğumu düşünüyorsun.
geniş omuzların ve kıvırcık saçlarınla.
sakallarınla.
sanki babama sarılıyorum.
seni neden bu kadar çok özlüyorum?