25 Mayıs 2010 Salı

Bu mantığımla tekrar bir yaşama gelsem,
başka bir hayat yaşıyor olsam yine seni tanımak isterdim.
Bir kedi olarak geldiysem, bir sokakta karşına çıkıp, bacaklarına sürtünüp
kendimi sevdirirdim.
Bir kuşsam eğer, seni takip ederdim.Evinin yanındaki bir ağaca yuva yapardım.
Eğer bir erkeksem, eşcinsel olmanı sağlardım.
Ve Selin'sem ben eğer yine,
bu acıyı tekrar yaşamak
isterdim.
seni
isterdim.
Onun avucunda,
çizgilerinde gezen bir sürü küçük kadın vardı.
Onun avucunda,
ben de vardım.
Fakat çizgilerde gezmez,
avucunun tam ortasında otururdum ben.
Yerim asla değişmezdi,
asla kıpırdamazdım.
Bunu ikimiz sağlamıştık.
O beni tamda oraya yapıştırmıştı işte,
ben de hiç bir zaman kaçmaya çalışmamıştım.
Ben hep onun avucunun içindeydim.
O da her kime dokunsa,
hissediceğimi bilirdi.

18 Mayıs 2010 Salı

~

Ahşap evimizin,
yırtık koltuklarında,
güzel bir romantizm yaşayabilirdik eğer istediğimiz hayatı yaşasaydık.
Küflenmiş ekmekler masada,
önemsemezdik biz yemeyi içmeyi vermişken kafa kafaya.
Bacaklarımızı uzatır yatağa, kemiklerimizi dinlendirirken,
ellerimiz sevişirdi.
Kıyafetlerimiz üstümüzde parçalansa, biz çıplak gezerdik.
Yapmadığımız şey mi?
Yağmur hoşbulsa ahşap evimizin tavanından,
biz altında dans ederdik durana dek.
Uyurken yoksa sarıcağımız bir çarşafımız,
sarılırdık biz, çarşafa ne gerek var?
Evimiz yıkılsa başımıza,
kucak kucağa çıkardık biz enkazdan.
Kalıcak yerimiz de kalmasa,
ah başlardık avareliğe, çok yolumuz var bu bohemlikle.
Sırt çantası istiyorsan illa yanında,
ben yorulur ve çantan olurum sırtında.
Ak düşmüş saçlarımızla,
peşimizden gelen bir kıvırcık çocukla,
mutluluk dileyerek,
birlikte düşerdik biz toprağa.
Kız anlatmaya çalıştı,
ama oğlan susturdu.
Kız "Niye?" diye soramadan,
oğlan dudağına bir öpücük
kondurdu.

17 Mayıs 2010 Pazartesi

Sevdiğin adamı rüyanda gördükten sonra daha da bağlanırsın ya.
"Neden rüya?" diye kızarsın ya.Gerçekleşmesi için yalvarırsın ya hayata.
Günlerin hayallerle ve onun ismiyle geçer ya.Baktığın her yerde görürsün onu.
Onun sevdiği bir şeye bakman gerekmez, sen en olmadık şeylere bile o'ndan
bir anlam yüklemişsindir.Yapraklarda sevdiği rengi, gökyüzünde sana hissettirdiği
duyguyu, mermerlerde saçlarının rengini, duvarlarda saçlarına düşen akları
görürsün.Tabelalarda ismindeki harfleri seçersin, hediye paketlerinin üstündeki
süsleri, saçlarındaki buklelere bile benzetirsin.Benzemese de, sen benzetirsin işte.
Onu sevmen yeterlidir.
en saçma şekilde.

16 Mayıs 2010 Pazar

..Ve ben çok konuşmazdım onun yanında.
Baş başayken gevezelik yapmak istemezdim.Susardım.
Zaten o, bilirdi aklımdan geçenleri, dudaklarımdan dökülmeden.
Çocukça konuşup kafasını şişirmek istemezdim.
Ama zaten o, rahatsız olmazdı hiçbir zaman.
Bilirdim ki, aslında o hep yanımdaydı belli etmeden.
İnceden inceye severdi beni, hissederdim.
Kopamayacağımızı bilirdim, hep böyle olmuştu.
Gizliden gizliye buluşurduk.
Saklayarak dokunurduk birbirimize.
Önümdeki tuğlaları da, ben üzülmiyim diye.
Yasakları severdik, sevdiğimizden yıkardık yasakları ya.
Yıktığımız yasakları biz yaratırdık.
Öyle ya, o zaman bu yasak diyildi.
Sadece, biraz heyecan içindi.
O yüzden kalp atışlarımız hiç bir zaman yavaşlamıyordu.
Yavaşlamıyor..
biz ölmüyoruz !
Erik, kiraz, karpuz.
Asfaltlarda duman,
nemli, sıcak vücutlar.
Yaz geldi.
Nırrırrmm..

aslında hepimiz götükalkığız

Tüm insanlar götü kalkıktır.
Kimse kimseye kızmasın götü kalkık diye.
Birini götü kalkık diye eleştirmek bile, kendi özelliklerinizi
onun özelliklerinden daha çok beğenmenizden kaynaklanmaktadır bana göre.
Şahsen, götükalkığım.
Çevremdekiler, götükalkık.
İnsanlara kızıyoruz; "bunu neden böyle yaptı, neden böyle dedi, o öyle söylenmez,
şu böyle yapılmaz."
Artık insanlara tahammülüm kalmadığını düşünüyorum.
Hala çevremde tarz ve -haha- daha da komiği kişilik arayışında olan insanlar var.
Bunun yanı sıra bir de mükemmellermiş gibi - hadi ama götü kalkıksakta mükemmel diyiliz -
düşük olduklarını bildikleri konuları aşağı çekmeye çalışan zavallılar var yüksekte
gözükmek için.Merak ediyorum neden bir hobi edinmiyorlar kendilerine?
Bana neyin anlamlı neyin anlamsız olduğunu söylemeye çalışan kendi başlı başına anlamsız
olan bir sürü insan var. Pardon da, sen nesin? Neyi ne zaman doğru yaptın, sen bir şey söylediğinde
insanlar ne zaman senin sözüne sonuna kadar katıldılar, kim sen konuşmanı yaparken
hayretlerle seni izledi, kim seni elleri kızarana kadar alkışladı, kim sen espri yaptığında
karnına ağrılar girene kadar güldü? Benden ne kadar çok şey biliyorsun, kelime haznen çok mu?
Hayal gücün geniş mi? Hepsine olumluysa tamam.Diyilse de o zaman susucaksın işte.
Korktuğum tek şey kendimim aslında.
Hayallerim, isteklerim, düşüncelerim, hepsi bana ait.
Başka neyden korkmama gerek var ki,
korkularımı kendim yarattığım sürece.

12 Mayıs 2010 Çarşamba

Dokunmandan mutlu olurken,
sarılman yetmez oldu.
Öpmenden mutlu olurken,
sevişmek yetmez oldu.
Nırırırm..

10 Mayıs 2010 Pazartesi

oysaki
benim tek
istediğim
sarılmak
sana.

8 Mayıs 2010 Cumartesi

Eskiden umudum vardı,
düşünürken sevindirirdi.
Sorularım vardı,
cevapları bulmaya çalışırken heyecanlandırırdı.
Cevapları buldum,
sevincim gitti.
Böylelikle, umudum beni terk etti.
Şimdi bekliyorum, sen terk etme beni diye.
Sanırım en zor kısmı artık tek yapılıcak şeyin beklemek olması.

Benim incinmemi istemiyor.
Beni üzmek istemiyor.

7 Mayıs 2010 Cuma

nihnih

Şimdi bir tabak var.
Yemek yenmiş, bitince de çatal içine koyulmuş.
Bilgisayar masasının yanına konmuş.
Sonra çekirdek yenmeye başlanmış.
Yavaş yavaş çekirdekler çatalın üzerinde birikmiş.
Çatal da ortadan kaybolmuş.

Ali can.

"Silemiyorsan karalayacaksın" tekniğinin
başka türlü bir anlatımı. ghsafdhsdfhgasf
çok fazla şey duydum sanırım sağır olacağım..
güzel şeyler kalp ağrısı mı getirirmiş?
getirirmiş, evet.ben bunu 2 önce anladım.Duyduklarım,
beni mutluluktan ağlatırken içimde yazı hissetmeyi reddeden
bir duygu oluştu.Blogumun beyaz olması bana dokunur, gözlerimi
rahatsız eder oldu.Boşlukta savruluyormuş, beyaz sonsuzlukmuş ya hani.
Tıpkı siyah gibi.
Senveben.gibi.

5 Mayıs 2010 Çarşamba

~

O asla "biz" olmadığımızı düşünüyordu.
Ben de sonunda buna inanmıştım.O ve ben hiç "biz" olmamıştık.
O ve ben aslında hiç tanışmamıştık.O ve ben aynı şeyi düşündüğümüzde aynı rüyada
karşılaşan iki insandık sadece ama bu sadece bir rüyaydı.Tek fark,
ben rüyadan uyanınca üzülürdüm, o ise hiç görmemişcesine yaşamına
devam ederdi.

4 Mayıs 2010 Salı

Gülsek mi, ağlasak mı bilemedik sakız falıma.
Kızsam mı, gülsem mi bilemedim test sorusuna.
Şu an midemdeki yumruk ne heyecan yumruğu, ne de hoşlanma kelebekleri.
bu yumruk, benim yaptığım bir hatayla ilgili.sinirlenince kendimi tanıyamamamdan,
karşımdakileri sanki yakınım diyilmiş gibi görmemden, çok kırıcı,
yaralıyıcı olmamdan kaynaklanan yumruk. sinirlendiğim zaman,
öyle çok isterdim ki kendimi durdurabilmeyi. etrafa ve sevdiklerime zarar
vermemeyi, susmayı.Öyle çok isterdim ki, en çokta susmayı. ağzım oynasa da
çıkan sözcükler havaya uçsa. öyle çok isterdim ki sinirliyken sessizliği.
ya da sinirim geçtikten sonra soğukkanlı olabilseydim, sonrasını düşünmeseydim.
korkularım olmasaydı. hiç bir şey olmamış gibi, aslında kendimde açtığım bu yarayı,
acıyı hissetmeseydim.ruhum çekip gitseydi bedenimden.Şu an sarılmak ve sevgiyi hissetmek bana
çok uzak.
küçük yazıyorum, çünkü yazarken parmaklarım, yazdıklarımı okurken gözlerim,
hissederken de canım acıyor.

1 Mayıs 2010 Cumartesi

Bahar geldi bak.
Mayıs ayındayız inanamıyorum.
Mutlulukla hüzün arkadaş oldular gözlerimde.
Ben ağladıkça onlar sevişiyorlar.
İçimden bir his "bahar geldi hadi sevişsinler" diyor.
"ama ağlama" demeyi ihmal etmiyor.
Nasıl yapıcağımı bilmiyorum.
Akordion sesini seviyorum.
Bana Büyük Ada'yı ve mutlu geçen günlerimi hatırlatıyor.bana
doğum günümü hatırlatıyor.
bana o'nu, bana bir çok şey hatırlatıyor.
bahar, baharı hatırlatıyor bana.
deniz kenarındaki okulumu hatırlatıyor bana.
kulaklarımı tıkasam bu sese, ağlar mıyım acaba?

~

Selin says:
*bence büyük adaya gitmişler..güneş varmış tepede.
*ilk defa yağmur yağmıycağından eminlermiş
*ilk defa çok istediği anlarda çok istediği yanındaymış
*biri mırıldanırken diğeri sözleri söylemiş üstüne.

aytac says:
*mutluymuşta.
Mor,
minik minik
kadınları
mükemmel yapar.
Ama o sesli diyor ki;

"I'm not in love, this is not my heart,
i'm not gonna waste these words about a girl."

içinden ne dediğini hiç birimiz bilmiyoruz.
Hissediyoruz.
Yazamam.
Yasak.