31 Mart 2010 Çarşamba

jaddeeeBOSTAN

"Oha hayat cidden garip.Hiç ummadığın bir anda hiç ummadığın birine karşı bir 'çekim' hissedebiliyorsun.akjhaskhasdş" şu an bunu düşünüyorum bira kokusu üstüme sinmiş.

30 Mart 2010 Salı

Böyle delice aşık olmak bana göre diyil derdim ya hani,
sanki hiç aşık olmıycakmışım gibi.
Saçma gelirdi, körkütük ve sırılsıklam terimleri.
Bu çocuk yedirdi bana tüm cümlelerimi.
2 yıldır yiyorum kusucam.Yok yok,
yuttum bile hepsini.
Sindiremiyorum sorun orda. ahahgkgfjfş
"bence evlenin.arada kavga edersiniz, belki birbirinizi öldürürsünüz." dedi.
Biz kavga etsek anlaşamamazlıktan öldürmeyiz.
O kadar aynıyız ki.
İki insanın aynı gün aynı şeylere mi siniri bozulur.
Boşuna demiyorum biz aynıyız diye.Aynıyız işte.
Bence farkındasın sen de!

29 Mart 2010 Pazartesi

dün.hihi




arkadaşız sadece hani.
çokta severim fotoğrafçı genci.

ne kafası yaşıyorsunuz çok merak ediyorum

Uzun zamandır blogumu tek bir kişiye ithafen yazıyorum ama tam şu anda
tek bir yazı da olsa bu durum değişmiş bulunmakta.Konuya giriyorum hemen.
İnsanların neden yersiz çekişmelerinin olmadığı bir an yok? Kıskançlıklar veya ego
tatmin edercesine sataşmalar ota boka.Kendini üstün göstermeler, senden üstte olanı
ezebilmek için.Oysaki biliyorsun kim iyi kim kötü.Kaşınmak terimi var ya hani aynı bu durumlara
uygun bir terim.Gerçekten büyüdükçe daha iyi anlamaya başladım kelimelerin anlamlarını.
Yoktan bok yaratan insanlar.Kendilerini yüce sanmalar falan.Dünya'nın en çirkef insanları olduklarını
birileri yüzlerine vursa herhalde intihara falan kalkışırlar diye düşünmekteyim.Hmm, ya da tam tersi
olur seni öldürmeye çalışırlar.Nasıl bir kafa bu ya?İnsanları sahipsiz sanma kafası.Cidden nerde yaşıyor
bu insanlar ben anlamıyorum.Şu anda blogumu bu iğrenç insanları anlatarak kirlettiğim için bile,
şu durumdan nefret ediyorum.İçimde öyle bir birikmişlik var ki, yıllarca konuşsam içimdeki bu kini atamam.
Daha fazla uzatmaya da gerek yok bu yüzden.

28 Mart 2010 Pazar

Nasıl, nasıl da acıtmıştı canımı ben çok isterken.
Nasıl, nasıl da sevmişti beni ben acıtsın isterken.
Dengeyi kuramıyoruz.
İncecik bir ipte yürümeye çalışıyoruz.
Uçurumun kenarındayız.
Senle ben.
Yükseklerdeyiz şimdi,
Aşağıdayız bazen.
Nasıl, nasıl diye sorup dururken.

27 Mart 2010 Cumartesi

ben bizi çok yakıştırıyorum.
hani bu 2 yıl boyunca "lanet olsun hiç uyuşmadığımız için.." gibi bir cümle
hiç ağzımdan çıkmadı.
Bence birlikte olmamamız için hiçbir neden yok.
Düşüncelerimiz, tavırlarımız, karakterimiz neredeyse aynı.
Hatta bazen görünüşümüzü bile benzetiyorum.
İşte bu yüzden deliriyorum.
"Öyleyse neden?"
bunu düşününce çok gülüyorum.
eğer çocuğumuz olsaydı bukleleri olurdu,
gözleri yeşil olurdu diycem ama ela olurdu.
kumral olurdu veya sen dominant olduğun için koyu kestane falan.
bembeyaz bir teni olurdu.
dudakları çok güzel olurdu bir kere.
olurdu da olurdu.

çocuk sevmem ben.
Anlatmaya çalışmıştım da bir şekilde "Anlatma" demiştin ya.

Başka bir hikayeye ihtiyacım var
Göğsümden çıkarmak için bir şey

Hayatım bir şekilde sıkıcı olmaya başladı
Günah çıkarmak için bir şeye ihtiyacım var.

Tüm kölelerim kırmızıya boyanana dek
Söylediğim tüm gerçeklerden
Dürüstçe bundan elde ediyorum yemin ederim
Beni göz kırparken gördüğünü sandın, hayır, uçurumun kenarındaydım, o yüzden.

Ne duymak istediğini göyle bana
Bu kulakların hoşlanıcağı bir şey
Tüm bu samimiyetsizliklerden bıktım
O yüzden bütün sırlarımı vereceğim.

Bir nedenim yok,
Utanmam yok,
Suçlayabiliceğim,
Hayal kırıklığına uğramama izin verme,
Sana herşeyi anlatacağım.

Artık yutkunmuyorum.
Susmuyorum.
Bak insanlar nasıl da değişiyor.

26 Mart 2010 Cuma

tatlım

Bulunduğumuz yere daha ilk girdiğinde, nasıl bir şey bu?İlk görüşte aşka inanmazdım.
İnanamadığım bir çok şey yaşadım.
2 yıldır ne yaşıyoruz söyle bana?
Ne bunun adı?Bunu kaç kez sordum kendime tahmin edebilir misin?
Artık yazarak bile anlatamıyorum senle ilgili duygularımı.
Rahatlayamıyorum.Eskiden yazınca rahatlardım, şimdi ağlayınca bile rahatlayamıyorum.
Beni kanattığın için sana kızıyorum, sana kızmaya fırsat verdiğim için kendime de.
Birlikte olduğumuz, tanıştığımız onca insandan sonra neden hiç kopamadık?
Bunu kendine soruyor musun hiç tatlım?
Neden anahtarı bana vermiyorsun?
Neden denemiyorsun?
Neyden korkuyorsun?
Neden suskunsun?
Bunları kendine soruyor musun hiç tatlım?
Bugün yaz kokusu geldi burnuma.
Ruhumun burkulduğunu hissettim.
Yaz kokusu diyil aynı zamanda kırık kalbimin kokusuydu bu.
Üzgün, kırılmış kalbimin.
Benim için önceden başlamış olsa da,
senin içinde bir şeylerin başladığı aya geliyoruz tatlım, Nisan.
Nisan'ın kokusuydu bu.
Bu koku senin de burnuna geldi mi tatlım?
Yaşananlardan sonra,
hiç beni düşündün mü, tatlım?

25 Mart 2010 Perşembe

heri poğta

Dün eve saat 15.40'ta gelmiştim.Saat 19.00'a kadar ağlamıştım.
Sanırım sigortalar atmasaydı ağlamaya devam ederdim.
Ev negatif enerjimden etkilendi herhalde diye düşündüm.
Bugün okula gitmedim işte bir perşembe günü.önceki günün tekrarı, yarın bu günün
aynısı olmasa ama keşke.
Keşkelerimden kurtulsam keşke.
Angel bize geldi ve Harry Potter ve Felsefe Taşı oynadık.Oyunu oynarken
ettiğimiz küfürlerin ve aldığımız hallerin eşi benzeri yoktur herhalde diye
düşündüm.düşündüm.
bu aralar çok düşünüyorum.
ölürsem sanırım bu düşünmekten beynim patladı diye olur.
yoksa ölüceğimi düşünmüyorum.whoa?

24 Mart 2010 Çarşamba

İki tarafımda sevdiğim iki insan.
Ortadayım.
Dalgınım.
Köprüden geçiyoruz.
Hava yağmurlu, sisli ve kapalı.
Şarkı başlıyor ;

"Mevsim rüzgarları ne zaman eserse o zaman hatırlarım.
Çocukluk rüyalarım, şeytan uçurtmalarım."


..

Gözlerim dolmaya başlıyor.

"Akşama doğru azalırsa yağmur.Kız Kulesi ve adalar.
Ah burda olsan çok güzel hala İstanbul'da sonbahar."

Çok çabalıyorum, yanaklarımdan akıp gitmesinler diye.
Ama duyduklarım buna izin vermiyor.

"Her zaman kolay diyil sevmeden sevişmek.
Tanımak bir vücudu yavaşça öğrenmek, alışmak ve kaybetmek."





23 Mart 2010 Salı

muhtemel gözükmese de imkansız diyil

"seks ve ot" dediler hayatın için.
"amacı yok" dediler.
Kimseyi sevemezmişsin gibi,
"kimseye aşık olmaz" dediler.
kulaklarımı tıkadım.bağırıcağımı sandılar, seni koruycağımı ya da onlara kızıcağımı.
Sustum.Elimdeki test kağıdına birşeyler karaladım.
Konuşmadım.Çünkü seni anlatamazdım onlara, seni anlatsam anlamazlardı.
Anlayamazlardı.
Farklısın en uç noktada, olması gerekilen yerde.Olamayanlar vardı.
İşte bu yüzden anlayamazlar seni, benim seni anladığım gibi.
Tanıyamazlar, hiç uğraşmadılar ki.
Gördükleriyle yetindiler, derine girmediler ki.Girmesinler!
Arka vurgu sözler bunlar, bir kulağımdan girip diğer kulağımdan çıkan.
Ama geçerken o yoldan etrafa bazı kıvılcımlar saçıyorlar.
Yine de ben senin beni sevebiliceğine inanmak istiyorum.
Hala inanıyorum işte.

22 Mart 2010 Pazartesi

babagibi

kızmıştım.
yanımda yok diye kızmıştım.
gelmedi diye kızmıştım.
konuşmadı diye kızmıştım.

sigara kokusu hatırlatıyor.
burnumu yakıyor, içime çekiyorum.
saçlarını okşuyorum salak salak konuşuyorum.
gülüyorsun.
kim bilir belki hala çocuk olduğumu düşünüyorsun.
geniş omuzların ve kıvırcık saçlarınla.
sakallarınla.
sanki babama sarılıyorum.
seni neden bu kadar çok özlüyorum?

annemi çok seviyorum

21 Mart 2010 Pazar

çıplak vücutlar.
çarpışıyor.
ve acıtıyorlar.
bunu sevdiğimiz için yapmıyor muyuz?
birbirimize zarar veriyoruz.
mazoşist miyiz biri söylesin.
bir saniye boş diyil, bir saniye boş diyil.
uçuşuyor işaretler,
bazen tüğlerim diken diken oluyor.
çıplak vücuduma dokunuyormuşsun gibi.
acıtıyor ama bunu istiyoruz.
istiyorum.
istiyoruz.ikimiz!

flyin' very high


dün angel'daydım.çok kötü şeyler yaptık.yapmamamız gereken.

aslında neden yapmamamız gerektiğini de bilmiyorum.galiba toplum tarafından

yadırganıyor diye böyle söylemek zorundaymış gibi hissettim.

sorun şu ki; hiç bir şey denemeden ölmek istemiyorum.

ne yani, dünyaya sadece nefes almak için mi geldim?hayır.


delice eğlendik.sürekli güldük.kafam da hala "yıldız tilbe - salya akıyo - parçalanıyo"

sözleri uçuşuyor.

ayrıca sanırım gerçekten kötü bir kız oluyorum hihihi.

ya da anlık şeyler, her neyse.

4'te uykumuz geldi yattık, hem de hiç konuşmadan!

19 Mart 2010 Cuma

kahverengi gözlerini seviyorum

yatakta uzanıyorduk.
kapalı perdesinin aralığından sızan güneş,
saçlarına vuruyordu.
saçlarının arasından gözleri gözüküyordu.
gözleri kapalıydı.
nefeslerimiz çarpışıyor, burunlarımız birbirine değiyordu.
bir süre ellerimizi izliyip,
sonra tekrar kapatıyordum gözlerimi..
Derken aynı anda açılıyordu gözlerimiz.
Güneş onun saçlarından benim gözlerime sıçrıyordu.
Gözlerim en sevdiği renk oluyordu..
ben de onun kahverengiliğinde kayboluyordum.
hafif gülümsemesi kusursuz suratında beliren,
gülümsememe neden oluyordu.
dokunuşlar..
seviyorum!

18 Mart 2010 Perşembe

korkuyormuş.öyle söylediler.
neyden korkuyor bilemedim.
aslında biliyor gibiydim, ama doğruluk payını kestiremedim.
yalansa yalana inanmaktansa, düşündüğümü unutmayı tercih ettim.
işte böyle.
olgunlaşmışım.öyle söylediler.
ilk söyleyişlerinde aklıma geldi.

aslında hep aklımdaydı, ama zaten duysaydı bunu bilirdi.
bilmediğini düşünmektense, bildiğini düşünmek işime geldi.
işte böyle.

15 Mart 2010 Pazartesi

.

bugün.

13 Mart 2010 Cumartesi

~

az önce bir yerde çeşitli yazılar okudum.
ne oldu, tahmin et.hadi ama bu çok zor olamaz.
gözyaşlarım doldu gözüme.taşmaması için biraz çaba sarf ettim
ama nafile!
kendimi kandırdım dedim ki "yo onun için ağlamıyorsun"
sonra kandıramadığımı fark edip,
takmıyormuşçasına gözyaşlarımı sildim.
görseydi, duysaydı, bilseydi dedim..
sonra kızdım kendime!
şu cansın'ı ne de çok seviyorum.
çok kötü bir insan olmaya başladığımı hissediyorum.

12 Mart 2010 Cuma

Daha iyiye mi gidiyor, yoksa aynı mı hissediyorsun?
Senin için herşeyi kolaylaştıracak mı bu, şimdi suçlayacağın biri var?
Diyorsun ki bir sevgi, bir hayat, tek bir şeye ihtiyaç duyunca gece.
O tek bir sevgi, paylaşmamız gerek.Seni bırakır gider, eğer önemsemezsen.

Seni hayal kırıklığına mı uğrattım yoksa ağzında kötü bir tat mı kaldı benden?
Hiç sevgiye sahip olmamış gibi davranıyorsun ve benim de sahipsiz bir şekilde gitmemi istiyorsun.
Artık çok geç bu gece geçmişi günışığına çıkarmak için.
Biz biriz fakat aynı değiliz.Birbirimize destek olmamız gerek.. destek olmamız.. bir..

Buraya af dilemek için mi geldin?
Ölüleri diriltmeye mi geldin?
İsa'yı oynamaya mı geldin kafandaki cüzzamlılara?
Çok şey mi istedim, çok fazladan daha mı fazla?
Bana hiçbir şey vermedin şimdi elimdekilerin hepsi bu..
Biz biriz fakat aynı değiliz.Birbirimize acı veriyoz ve bunu tekrarlıyoruz.

Diyorsun ki, sevgi bir tapınak.Sevgi daha yüksek bir kanun.
Benden girmemi istiyorsun ama daha sonra süründürüyorsun.
Ve sende olana daha fazla dayanamıyorum.
Tüm sende olan acıyken..

11 Mart 2010 Perşembe

kırıldım!

http://www.kirildim.com/
şimdi anlıyorum da bir kez daha,
sana karşı olan hiçbir duygumu hak etmemişsin.
bu kadar kolay savurabildiğine göre.
beni deli etmeye çalıştığına göre içinde bir yerde tanımlanamayan bir duygu var.
ama üzgünüm.
bu belirsizlik artık beni tüketiyor.
ve bil ki, sonunu getiriyorum artık.
bu oyunun.
sana o kadar çok anlam yüklemişim,
o kadar çok şey adamışım ki,
duyduğum, gördüğüm herşeyde
sen varsın.
uzun bir sürede olucağını biliyorum.
ama artık senin taktiğini uyguluyorum.
takmıyorum!

8 Mart 2010 Pazartesi

deri ceketimi giymiyorum artık.
kot montum sırtımda, biraz daha üşüyim diye sanki.
sen yine suskunsun, eskisi gibi.
evdeki tüm çikolataları bitirdim ama hala 0 mutluluk.
artık çikolatalar bile mutlu etmeye yetmiyor beni.
yatağıma uzanıyorum, kıvrılıp.dizlerimi göğüslerime çekerek.
ellerimle sarıyorum kendimi, belki iyi gelir diyerek.
0 mutluluk.
kolumun altındaki telefona kızıyorum, ne işi var bunun burda?
bir bilsen iki gündür herşeye sinirleniyorum.
bir haftadır başım dönüyor, nedenini bilmiyorum.
uykum geliyor ama uyuyamıyorum.
çok huysuzum son zamanlarda.
0 mutluluk.

0






bugün sarı.sarıyı sevmiyorum.gökyüzü sarı, hava sarı.

tüm bu olanlar sarı herşey sarı renkte.baktığım her yer sarı.
bugün okula gitmedim, bütün gün evdeydim.hala da evdeyim işte.
soğuk parmaklarımla birşeyler yazıyorum,
birşeyler yapmak hiç içimden gelmese de.çok sıkılıyorum, çok
yoruluyorum.
aklımdan çıkarıyorum.
seni sevdiğimi unutmaya çalışıyorum.eternal sunshine of the spotless mind'ı izleyesim
var.
sıcaklığı istiyorum uzun zamandır hissetmediğim.
çok yaklaşmıştım, şimdi başa döndüm.

mantıK

Uyumadan aklımda sen vardın."Nasıl uyıycam ki ben şimdi?" uyuduğumda aklımda
sen vardın.uyurken aklımda sen vardın.rüyalar..uyandığımda aklımda sen vardın.
uykum vardı.ama uyuyamadım.zihnimi delip geçen düşünceler izin vermiyordu
uykuya dalmama.uyursam rüyamda tekrar seni görmekten korkuyordum ayrıca.
ama gözlerim düşüncelerime karşı çıktı ve uyudum.az önce uyandım aklımda yine
sen vardın.isteksizce yatağımdan kalktım.gözümün kenarında yanaklarımdan süzülmeye
hazırlanan bir göz yaşı vardı.akmasına izin vermedim.elimin tersliyle silip geçtim.
bir de ben artık mantığımı kullanmaya karar verdim.

7 Mart 2010 Pazar

aptal.laştırdın.

Bana söylediğin şeyleri başkalarına da söylüyor olman.Evet beni kırdın!
"öyle bir şey söyler ki ondan soğursun" demişlerdi."Asla" demiştim.Bir de şimdi bak.
Geçen gün duyduklarım şimdiye kadar beni sevindiren en güzel sözlerdi.
Senden duymamış olsam da.
Şimdi beni bir kez daha kızdırdın.
Birşeyler yazdım, evet zekisin sen, tabi üstüne alınıcaksın.
Ne peki şimdi bu iletinde yer alan saçmalık?
Saçma bir insan diyilsin, lütfen kendine gelir misin?
Kızdım bir şeyler yazdım, yazdıklarıma kızdın.
Yazdığına kızmama ramen bunu yazmana neden olduğum için
kendime kızıyorum!
çünkü hala seviyorum
çünkü beni aptallaştırdın.

çok zekisin ya,
aptal bir kızla olamazsın galiba!

bir.küçük.kızın.sevgi.patlaması.

en çok senle konuşmayı seviyorum
en çok senle yürümeyi
en çok senle oturmayı
en çok sana sarılmayı
ve en çok senin bana sarılmanı..
en çok sana dokunmayı seviyorum
en çok senin saçınla oynamayı
ve bunların hepsini en çok bana yapmanı,
seviyorum!
sen başkalarıylayken beni aldattığını düşünmüyorsundur.
ama ben başkalarıylayken suçluluk duygusu hissediyorum.

yüzüne olmasa da bunu çok söyler oldum,
seni seviyorum ben.

6 Mart 2010 Cumartesi

minik kumral kedi

uzanınca kemiklerim daha çok ortaya çıkar.
uzanırsan belki canını acıtabilir.
ama bir kedi, mutlaka sevgilisinde tırnak izi de bırakır.

4 Mart 2010 Perşembe

4 mart

biliyorsun ben bir kediyim.
meraklı.
çekingen.
ama sevince sırnaşık.
senin beline sarılıp yürümek, inan hayatımın en güzel yürüyüşüydü.
ve kafamı göğsüne bastırdığın sokak, inan o sokak harika bir sokaktı.

bugün yine bana "kedi" dedin..

3 Mart 2010 Çarşamba

biraz yakınlaştık, biraz konuştuk. soru işaretlerime yenileri eklendi bazıları silinirken.
başım çok ağırıyor artık bunları düşünürken.eve gelirken gülümsüyorum bazen, eve gelince ağlıyorum zaten.
ellerinin dokunuşunu özlüyorum ellerimde, aslında her yerimde..
dişlerinin tenime temasını özlüyorum, boynuma ve bileklerime..
öpüşünü özlüyorum, öyle işte.
yeşilini özlüyorum benle konuşurken, saçlarımızla oynamamızı özlüyorum ve sen bacaklarıma uzanmışken.
bu son cümleyi yazdım ve ardından gözyaşlarım..
sessiz haykırışlarım.
söyle, benden ne istiyorsun?
-"kedi seni bırakamadı."
-"ben olsam ben de kendimi bırakmazdım."
-"oooo."
-"yani kedi olsam."

*işte ben de seni bu yüzden bırakamıyorum*
demek istedim.ama diyemedim.
sen bana hep "kedi gibisin" dersin ya..

sen

şiirleri sevmiyormuşsun.
adın pekte öyle demiyor ama..
değer verdiklerin başka insanlar,
yanında oldukların iğrençler ama..

adın geçti bacağımı masaya vurdum.

2 Mart 2010 Salı


2 gündür beni çok mutlu etti ben de içimden ona içten bir teşekkür ettim..

Dün söylediğim şey yüzünden çok utanıyorum hatta dün aynaya bile bakamıyordum.


bugün gördüğümde yüzüne bakıcak cesaretim yoktu, neyse ki sen benimkine bakıyordun.

test kağıdından kendime acılı kadın programlarına katılıp yüzlerine tanınmamak için

taktıkları o ıvır-zıvır şeyinden yaptım.

e, sana öyle baktım.neyse ki gözlerimi görebiliyordun.

seni çok özlüyorum.

çok.

hadi bana bir şey yaz.şimdi!hemen şimdi.