24 Haziran 2010 Perşembe

Şu anda Air-Afternoon Sister'ı dinliyorum.
Sanki parmaklarımın ucunda dursam,
her an ayaklarım yerden kesilebilirmiş,
ve istediğim her yere rüzgarla sevişerek gidebilirmişim
gibi hissediyorum.
İnsanların olmadığı herhangi bir yerde,
uçmaya bu kadar yakın..
Fantastik bir hayat yaşayabilirmişim gibi.
Ben bu şarkıyı dinlerken, aklımdan geçen insanların
kulağına bu melodi fısıldanabilir.Ve onlar
zavallıca bu melodiyi kendileri buldu sanıp sevinebilirler.
Ben onlara gülerim içimden.
Sonra son kez sarılırım.birilerine.

23 Haziran 2010 Çarşamba

22 Haziran 2010 Salı

istemeden yaptığım bir çok şey var.
istemeden yapıp, sonra benimsediğim.
bu üçgeni gerçekten sevmiyorum.
istemedim onu hayatımda.
hem ergenlerin yeni başlattığı bu saçmalıktan ötürü,
hem de bilemiyorum, hiç sevemedim üçgeni.
bu üçgeni ben yaptım.
bir şeytan üçgeni yarattım.
ve bu üçgeni benimsedim.

birdenbire oldu işte herşey.
Hayatın getirdikleri.
Bize yaptırdıkları.
Seçimlerimiz.
Hareketlerimiz.

ve birdenbire.
plansız.

20 Haziran 2010 Pazar

Merhaba,
ben başka
biriyle.
.
.
.
.

5 Haziran 2010 Cumartesi

bensenim.sen kimsin?

Halime bakıyorum.
Bana değer veren, benle konuşmaya çalışan insanların
hepsini itiyorum.Kimseye kendimi anlatmıyorum artık.
Eskisi kadar konuşmuyorum, konuşmak istemiyorum.
"Tanıyanlar tanısın, tanımayanlarsa, kendi bilir"
diyorum.Fazla arkadaşa ihtiyacım yok, nefret edenim
çok olsun."Bir, iki arkadaşım olsun onlar bana yeter" diyorum.
İşime gelince yakınlaşıyorum, istemiyince uzaklaşıyorum.
Birini öpersem bunun bir anlamı olmayabilir, ya da dokunurken
kendi dokunuşlarımı hissetmeyebilirim.Umursamazlık, dengesizlik.
Git gide sana benziyorum.Ama sana, senin gibi olamıyorum.
Sanırım ben, sen olduğum için,
tepkisizsin bana.

4 Haziran 2010 Cuma

Son bir kaç gündür,
zihnimle ağzım bir savaş veriyor.
Kelimelerim parmaklarıma dolanıyor, yazamıyorum.
Tıpkı şimdi olduğu gibi.
Artık anlatıcak bir şey kalmamış gibi,
sadece her geçen gün biraz daha büyüyen,
büyürkense sıkışan bir sevgim var.
Artık hiç bir yere sığmıyor, artık hiç bir şey bunu
göstermek için yeterince büyük diyil.
Artık kelimeler, basit diyil bu kadar.Bunu anlatmak için.
O yüzden ortaya dökülenler bu kadar basit işte.
Bize sonsuzluk lazım, sana da, bana da.
Bize sonsuzluk gerek.
Hiç bir yere sığmayan enerjilerimizi, korkularımızı,
öfkelerimizi, ve sevgimi..
Koyabileceğimiz bir sonsuzluk gerek.
Bize özgürlük gerek.
Bizi birbirimize bağlasalar da, sonra
yeryüzüne bağlayan iplerimizi kesseler.
Benim sevgim çok büyük.
Çünkü ben senin yerine de sevdim ikimizi.
Benim kalbim, senin kalbin de oldu.
Senin yerine üzüldü, senin yerine güldü, senin
yerine aşık oldu.
Kalbim, çok incindi bu yüzden.
Kendine bir kalp edinmelisin artık.
Yoksa gittiğimde,
kalpsiz kalıcaksın.
dünyanınentatlıadamı

3 Haziran 2010 Perşembe

Gel Merkür'e gidelim, el ele.

1 Haziran 2010 Salı

Yeryüzünde yok başka kimse,
beni alt üst edebilicek.
Beni çeliştirebilicek, beni ironi girdabında,
çekim yasasına şükrederken bırakabilicek.
Savrulurken hortumda,
kokusu üstüme sinmiş.
Kendisi, kafamın içinde.
Bir uyuşturucu gibi,
beni her ele geçirişinde,
krizlere sürükler.
Ağlatır, daha çok istememi sağlar.
Beni dener.
Bana döner.
Kaçar.
Döner..
Döner..
döner..
Soğuk,
kuru,

sarhoş,
yorulmuş..