28 Şubat 2010 Pazar

MUTLULUKMUŞSUN SEN aslında

herduygu içinde.
içimizde.

27 Şubat 2010 Cumartesi

oley

beni sev.
seni seviyorum.
beni seviyorsun.

25 Şubat 2010 Perşembe

Gece yarısı sokaklarda koşturuyorduk.nedensizce gülerek.öyle..çok eğleniyorduk.
yediğimiz, içtiğimiz herşey esrarlıymış.Susuyordum.Su alıyordum sokaktan, dikmiş deli gibi içerken
arkadaşım "onu içme o da esrarlı!" diye bağırıyordu zaten yeterince uçmuşken.yine de suyu içmeyi
bırakıp bir köşeye fırlatıyordum.koşmaya devam ediyorduk.bu sırada baş dönmelerim artıyor ve kahkahalarımız

çoğalıyordu.Zemin katta bir evin camının yanından geçiyorduk ve 'o' ordaydı!Ağlıyordu, yüzü kızarmış,
kıvırcık saçları terden ıslanmıştı.Camın aralık kısmından elimi uzatıp elini tutuyordum sıkıca.O da diğer elini ellerimizin üstüne koyuyordu.ağlayarak "dön bana" diyordu. afdgfhkş
işteee rüyam böyleee..

belki

Hani bu o'na o kadar basit gelirken,
ben rüya görüyorum sanmıştım.Kaç kez kendimi cimciklediğimi hatırlarım.
uyanamadığım için şizofren miyim diye tereddüt ettiğim, o'na o kadar basit gelirken.
belki en başa döndük ya da bunların hiç biri aslında yaşanmamıştı.

23 Şubat 2010 Salı

-Fotoğraf makinesi gibi hissediyorum.
-En azından portakal suyu gibi hissetmiyorsun.
-Portakal olsaydın seni sıkardım suyun mor olurdu.Niye mor dediysem.En sevdiğin renk herhalde o yüzden.
Aklımda kalmış.

21 Şubat 2010 Pazar

yürüdüğümüz yollar,
sana attığım şarkılar,
bazen çok anlamlı geliyor, bazen çok
anlamsız.
bana söylediğin sözler,
attığın bakışlar,
bazen çok doğru geliyor, bazen
imkansız.

BEN SENLE BÜYÜRÜM eğer sen benle küçülmek istersen

beyazlamış saçları, geniş omuzları.
bir adam gibi.büyük bir adam gibi.
büyük bir adam gibi duruşu.
büyük bir adam gibi düşünceleri, sesi, öpüşü.
büyük bir adam gibi dokunuşu.
her zaman anlaşılmaz, gizemli, ulaşılmaz, yakın görünse de, aslında çok uzak.
büyük bir adam gibi tavrı.
kısa dalgalı saçlarım, kısa boyum.
küçük bir kız gibiyim.küçük bir kız gibi.
küçük bir kız gibi duruşum.
anlaşılmaz, endişeli düşüncelerim.sesim heyecanlı, öpüşüm doymamış.
çekingen dokunuşlarım.
küçük bir kız gibi tavrım.
sevgisinin yetersiz olduğunu bilmek üzüyürdu beni.
ve bir gün birlikte olursak(keşke), sevgisinin yetersiz olması üzücekti beni.

20 Şubat 2010 Cumartesi

hey hilekar adam!
iyi ol ve beni özleme.

2 yıl daha ve okulunu bitiriceksin.
ben de bir hikaye yaratıyor olucam yaptığım gibi.
senin yüzünden olduğunu anlıycaksın.
yapmak istediğimizi yapabiliriz.
Hey hilekar adam işte sana,
bu senin için.

19 Şubat 2010 Cuma

I'M NOT MOVING

geçen sene pek çok kez evinin önünden geçtim.
geçen seneden beri sürekli senin adını söyleyerek bağırıyorum.
kafamda sürekli bir şarkı çalıyor.ve ben kendimi artık gerçekten bir kamera gibi hissediyorum.
seni izlerken en ufak ayrıntını bile inceliyorum.sen basketbol oynarken kafamda bir şarkı çalıyor, hareketlerini parçalara bölüyorum.bazen gözlerimle fotoğraf çekiyorum.her bakışında ayrı bir film karesi yaratıyorum.

Çünkü eğer bir gün uyanır ve beni kaçırdığını anlarsan
Ve kalbin merak etmeye başlar bu dünyada nerede olabilirdim diye
Düşünüyorum da belki buraya geri dönüceksin, karşılaşıcak olduğumuz yere
Oh, senin için sokağın bir köşesinde beklediğimi görüceksin


18 Şubat 2010 Perşembe

boynum ağrıyor seni göremiyince.gelsene.

Söyle bana.
Ne hissettiğini biliyim.
o başını sıraya gömmüştü.
ben mermerin üstünde müzik dinleyerek denizi izliyordum.
dayanamadım.suratım düştü.gözlerim doldu.
dışarı çıktı "bilmiyorum" mimiğini takınarak.
deli gibi ağladım ben arkasından.
bilmiyordu o orda otururken ne düşünerek müzik dinlediğimi.
niçin ağladığımı.
onun için.
onun için.
onun için.
şimdi sana bunu anlatsam, güler misin?
üzülür müsün anlamadığın için.
veya benim için?
sarılsam sana söyle ne hissedersin?
ısınır mısın kollarımla,
mutlu olur musun yoksa itmek mi istersin?
sana eskisi gibi yakın ol bana öpme ama ellerimi tut desem?
gider misin bir şey söylemeden ya da tersler misin?
sana şarkı atsam ne düşünürsün?
anlam arar mısın içinde, açıp dinler misin?
siler misin yoksa bakmaz mısın bile?

blogumu okusan ne yaparsın?
gördüklerinden sonra benle konuşur musun?
kapatır mısın hemen ya da bir daha açmaz mısın sayfayı?..

17 Şubat 2010 Çarşamba

Dans eder miydin eğer sana teklif etseydim?
yoksa koşar mıydın
asla geri dönmemek üzere?
ağlar mıydın?
Eğer benim ağladığımı görseydin.

Ve bu gece benim ruhumu korur muydun?
Titrer miydin eğer dudaklarına dokunsaydım?

Güler miydin?
Lütfen bunu bana söyle.
Şimdi ölür müydün, aşık olduğun kişi için?
Bu gece beni kollarına al!
acını bir öpücükle silebilirim.
Nefesimi kesebilirsin.
Yemin eder miydin, her zaman benim olucağına dair?
Ya da yalan mı söylerdin?
Koşup saklanır mıydın?
Çok mu derindeyim?

Aklımı mı kaybettim?
umrumda diyil...

iloveyou

Elif hoca bile anladı.

Ya bana bak ben seniseviyorum tağam ma?
yaptığın sinir bozucu şeyler seni çözme hissi uyandırıyor bende.bırakamıyorum!
adını duyunca hep bir yerlere tosluyorum-gerçekten-.
şiddetli bir gürültünün içinde bile senin adın geçse duyarım.
seni çok kalabalık bir yerde bile fark ederim.
yaklaştığın anda kasılırım.-farkındasın-.
sana sürekli dokunmak isterim.
bazen saldırmamak için ellerimi yumruk yaparım.
hey-oh
ben bunları yazarken acı çekmiyorum şu an.
eğlenmeyi öğrendim bunla.

16 Şubat 2010 Salı


Belki de ilgilenmiyormuş gibi gözükme kralıyımdır.Numara yapmakta üstüme yoktur belki.
Böylelikle hiç bir zaman anlamamışsındır bildiklerimi, duyduklarımı, gördüklerimi ve tabi ki duygularımı.
şimdi göstermek için çabalıyorum ama rol yapmaya o kadar alışmışım ki sana karşı 'o' Selin'mişim gibi..
Şu anki Selin'in eskisiyle ve sana gösterdiğimle hiç bir alakası yok, inan bana.
Burda Don't Speak adlı harika şarkıyı dinliyorum şu an.O kadar uçmuşsun ki sen şarkıyı daha önce duymadığına dair
iddaaya bile girebilirim.Ya da belki eskiden aşık olmayı başarabildiysen, bir yerlerde dinlemişsindir.-bugün kasıldım-
hiç bir şekilde uyuşmıycağımızı biliyorum.ben fotoğraf çekmeyi seviyorum.sinemaya gitmeyi, eğlenmeyi seviyorum.arkadaşımın evine gidip kova falan yapmıyorum.zıtta diyiliz aslında ama bilmiyorum.denklemimizi çözemedim henüz.

va-oğ va-o

ne yapmaya çalıştığını anlasaydım,
ne yaptığımı anlardım.

starstrukk'taki gibi ıslık sesi çıkarmak istiyorooom.

15 Şubat 2010 Pazartesi

Şarkıların topal olduğunu biliyorum ama çok doğrular.
Doğru olmadığını biliyorum ama haksızlık gibi gözüküyor bana seni hatırlatan bu şeyler.
Bazen sadece hayal olmuş olmamızı diliyorum
.

13 Şubat 2010 Cumartesi

hugme

senden nefret etmek bana göre diyil..
seni sevsem kendime kızarım, senden nefret etsem üzülürüm.
nefret ettirme kendinden.
gel ve sarıl bana.
ben kendime kızmaya hazırım.
Nice legs, daisy dukes, makes a man go!
Thats the way they all come through like.
Low-cut, see-through shirts that make you..
Thats the way she come through like!
Cause i,
just set them up!
just set them up!
just set them up!

12 Şubat 2010 Cuma

vücudumu ısıtan bir bedene, tüylerimi diken diken eden ellere sahipti o.
birlikte olduğumuz zaman hafızamı silen doğa üstü bir güce sahipti.
başımın dönmesine ve burnumun yanmasına neden olurdu nefesi.
çok karmaşık ama bir o kadarda cazipti sözleri.çok zeki olduğunu herkes bilirdi.çoğunlukla bana salak gelen
bir şekilde hareket ederdi.

birşeyleri duyup, görmesini istediğim zaman yanımda olmazdı.hep "keşke" dememe neden olurdu.
ona sinirlenip kendime kızmamı sağlamayı çok iyi başarıyordu.
çoğunlukla donuk bakardı yüzü, gözleriyse bazen boştu.bazense bakışları ona tekrar kapılmamı sağlıyordu.
elimi tut, başını omzuma koy ya da dizime yat.
vücudumu ısıt yeniden.tüğlerimin diken diken olmasını sağla.
bazı şeyleriyse, gerçekten anlamanı istiyorum.

11 Şubat 2010 Perşembe

pierre

mis gibi kivi çayı kokusu burnuma geldi az önce.pierre loti'yi hatırladım.ne güzeldi herşey.
daha hiçbirşey birbirine girmemişti sanırım.düğüm olmamıştı düşünceler.neden ama.neden.
sonunu getir.aklımdaki düşünceler.birşey söyle.birşey yap.ya da her neyse.>kısırdöngü.<
limon alıp kesmiştik ya ince ince.ve tuzlayıp gezdirmiştik dilimizi üzerinde.ekşi tadı yüzümüzü buruşturmuştu.
sadece gülmüştük.şimdi neden gülemiyoruz yüzümüzü buruşturan şeylere?
güzel sözler hoşumuza giderdi ya hani,
şimdi kulağımız tıkandı.
soru işaretlerimle noktalarım birbirine karıştı.aslında noktalar birbir gidiyor hayatımdan.soru işaretini çok severdim küçükken.
eğlenceliydi yazması.
şimdi hiç sevmiyorum soru işaretini.

10 Şubat 2010 Çarşamba

sleepless

akşamı geçiririm, acı veren düşüncelerinle.hatırlıyorum o uykusuz geceleri, uyumadan uzandığım.kendimi iyileştirdiğim..
ben hatırlıyorum o uykusuz geceleri.uyumadan uzandığım.
Keşke anlatabilsem nasıl hissettiğimi!
virüs ya da eroin.bilmiyorum.daha önce de söylemiştim.
hatırlamıyor olabilirsin..anlamı olmalı bazı şeylerin.

çorap

garip.evet oldukça garip.ama garip olan ben diyilim.Tanrım!? garip olan sizin bakışlarınız!
Hatta direk sizlersiniz.N'olmuş yani, çorabım yırtılamaz mı?Kendime tecavüz etmeye çalışmadım ya..Daha önce hiç yırtık çırap
görmediniz mi?Ve ya kızlar, sizin hiç çorabınız yırtılmadı mı?Bir yere takılamaz mı, çizilemez mi, olamaz mı yani?
sanki fosforlu turuncu bir çorap giydim ve üstüne de yeşil kısa çorap çektim.Tanrım!Bunu bile yapsam sizin bakışlarınızdan garip
olamaz."evet çorabım yırtıldı!"

9 Şubat 2010 Salı

THIS FREE FALL'S, GOT ME SO!

bay dı vey,
senin şu an ne olarak gördüğünü bilmiyorum ama sen hala benim en yakınlarımdansın.bir zamanlar sen de böyle söylemiştin.hatırlar mısın?
yani diyceğim o ki, gitmeni istemediğimi biliyorsun.bunu yüzüne söylememe gerek yok.
bir de,
6. düşüşümüzde bunu Dilara'nın söylediği gibi yapıcam.

tuhaf

yüzüne küçümseyerek baktığım eski sevgilim,
yanımdan geçip giden başka bir sevgilim,
çok yabancılaştığım başka bir sevgilim daha,
ve nicesi.
ve bir zamanlar aşık olduğum arkadaşım.
hayat öyle tuhaflaşıyor ki tuhaflaşıyorum.

şarkılar sussun

şarkılar olmasın bizi anlatan veya benim duygularımı.
çiftler olmasın etrafımda özenerek izlediğim
ya da bir takım hareketler bana dokunduğu şekilde.
bunları yazarken çok zorlanıyorum çünkü hiçbir önemi yokmuş gibi gözüküyor artık.
ellerim yine soğuk.

sor

bana "beni seviyor musun?" diye sor.

8 Şubat 2010 Pazartesi

çünkiiikıvırcık

havuç salatımı yerken neden kıvırcık salata yok diye söyleniyordum içimden.
tabi bu sırada havuç salatasını löp löp mideme indirmekten de geri kalmıyordum.
tüm bu işlemi yaparken yine ellerim soğuk ve aklım karışıktı.
oysaki şimdi bunları yazarken çok daha soğuklar.
eskiden ellerimi ısıtabilicek -yani ben istediğim zaman olmasa da-
eller olduğunu biliyordum.ama şimdi onlar yoklar.çünkü istemiyorum.
bir de hep çünkü yerine çünki diyebilir miyim diye düşünüyorum.
ama sanırım yapamam.

7 Şubat 2010 Pazar

tozlanmış hisler

altı yaşındayken izlediğim filmlerde aşık olduğum sapığın bende uyandırdığı duyguyu özledim.
ilkokulda okul çıkışları annemin beni almaya gelmesini ve birlikte McDonald's'a gitmemizi özledim.arkadaşlarımla.
daha masum düşünebildiğim günleri özledim.
yağmur yağarken incecik giyinip sokakta dolaşmayı ve huzurlu hissetmeyi özledim.toprak kokusunu içime çekerek.
yağmur damlaları vücudumun çıplak kalan bölgelerine temas ederken, sana aşık olduğumu anladığım günü özledim.
beni o zamanlar seven insanları özledim.incittiklerimi özledim.
nemli ilkbahar günlerini özledim.
bir ünlüye aşık olduğumda ona ulaşma çabalarımı özledim.
çok fazla şey özledim.

6 Şubat 2010 Cumartesi

sabırsızlık

fotoğraflarım saat 6 gibi elimde olurlar diye düşünüyorum.
umarım içlerinde yanan yoktur.filmli makinenin en heyecanlı yanı herhalde bu.
fotoğraflar eline geçene kadar meraktan ölmek.özellikle bu sabırsız sayılabilicek bir insan için çook zor.hıhığ.
..

4 Şubat 2010 Perşembe

kalpkalp


sevgilidostum ecım'la buluştum bugün.
sıcacık bir yerde fotoğraf çektik.yarın elime geçicek umarım.ihi çok heyecanlı.
bir de aklımızda çok tiki düşünceler var.

vazgeçememek

fazla uzun cümleler kurmamak isterdim.
çok kitap okumamak isterdim, pek melankolik olmamak isterdim.
kırmızıdan başka renk oje sürmemek isterdim.
eyeliner sürmeyi sevmek isterdim.ama bunların hiç birini yapamıyorum.
çok kitap okur ve fazla konuşurum ben uzun uzun yazarım.
pek dalıp gitmesem de hayallerimde melankoli yaşarım gerçeklerimde melankoliktir.niye.
eyeliner sürmeyi hiç sevemedim sanki çok kadınsı.bazen kadınsı olmak isterdim ama olamam.mor oje sürmeyi çok seviyorum.
bir de lacivert.sanki çok cıvılcıvıl ya da sanki çok karamsar.karar veremiyorum.
bazı durumlarda o olmak isterdim.ayak uydurmak.eğlence arayışı içinde olan kişiliğimin yanında bu melankoli insanı.
vazgeçemediğimizşeylervarişte.hepimizin.

3 Şubat 2010 Çarşamba

ahayaller

amerikadaki o yan yana villalardan birinde otursaydım,
okula servisle gidip gelseydim,
haftasonları koşmaya çıksaydım sokaklara, starbuckstan mochamı alsaydım sonra.
bir telefon gelseydi, arkadaşım beni alışveriş merkezine çağırsaydı.
şu çok eğlendiğim zamanlarda bir müzik başlasaydı *teenage* filmlerinde çalan.
kaykaycı bir sevgilim olsaydı.
en yakın arkadaşımla tarzlarımız çok farklı olsaydı.
okulumuzun amerikan futbolu takımı olsaydı, ah.
ya da,
hollandada goth inşa edilmiş binalardan birinde otursaydım,
okula bisikletle gidip gelseydim,
haftasonları kanalturuna çıksaydım, patates kızartmamı yeseydim sonra.
bir telefon gelseydi, arkadaşım beni Coffee Shop'a çağırsaydı.
şu çok duygulandığım zamanlarda bir müzik başlasaydı *teenage* filmlerinde çalan.
Punk bir sevgilim olsaydı.
En yakın arkadaşım bir erkek ve eşcinsel olsaydı.
okulumuzun bir rock grubu olsaydı, ah.

2 Şubat 2010 Salı

asihavalar

uğğ.
çok asi havalar seziyorum.
lise sonun son günü.
merhaba.
yüzündeki aptal gülümseme yok olucak.inan bana tatlom.

alınmayın*yahu*

İnsanlar yazdığım şeyleri üstlerine neden alınıyorlar?
Alınıcak şeyleriniz var demek ki.
e demek ki suçlu ben diyilim. hihihi
bunu da alınıcak mısınız?

1 Şubat 2010 Pazartesi

nedeni sizlersiniz

Ukala dediğiniz insanların(mesela bana da demişsinizdir) neden ukala olduğunu hiç düşündünüz mü?(izleyicilerim üstüne alınmasın da.)
Çünkü milyonlarca salak insan var dışarda.Salaklarda kendi aralarında milyona ayrılıyorlar ama en bilinenleri iki çeşit.Bir-bok-bilmeden-takılanlar, bir-bok-bilmeden-biliyormuş-gibi-takılanlar.
Mesela güzel ve ya yakışıklı olman seni zeki yapmıyor.Bu özgüvenin nerden geldiğini sorabilir miyim?Düşünmeden cümle kurabilme yeteneğine sahipsin sadece.
Tabi tipsizsen bir de komplekslisindir.Bu çoğu zaman zeki gibi davranma ihtiyacı uyandırabilir sen de.Bir şey söyliyim mi?Zeki diyilsin zavallı.Ya da bir şeymiş gibi bile davranamazsın.Bu daha mı acı daha mı gülünç bilmiyorum.Çok çelişkili öyle diyil mi?
Başkalarına özenmeden bir kişilik sahibi olamayanlar bile var.Gerçekten çok yazık ya.Öncelikle özendiğin insana bir dönüp bakmalısın "ben neye özeniyorum?"diye sormalısın kendine.Ama bunu sorabilicek bir zekan olsaydı zaten kimseye özenmezdin.ya da dönüp bakarsın ama özendiğin kişi gibi.tanrımçokkomik.
bu yüzden birine aşık olmayı yakıştıramıyorum kendime.çünkü insanlar çok salak.yaptıkları işler, düşünceleri, konuştukları.hepsi saçma sapan.
bu yüzden açık sözlü davranıyorum ona buna.
yakın dediğim insanlara gerginlik olmasın diye davranamıyorum.içimde patlıyorum.BU YÜZDEN ASİYİM. ahahahagdfdshgfdd
ha, bir de benim çok düşmanım var.
çok kıskanılıyorum galiba ben, hı hığğ evet.
götümü kaldıran şey sizin gibi gerizekalı insanlar olması etrafımda.